FluentFiction - Turkish

Finding Trust in Warmth: A Kadıköy Winter Tale

FluentFiction - Turkish

16m 15sDecember 17, 2025
Checking access...

Loading audio...

Finding Trust in Warmth: A Kadıköy Winter Tale

1x
0:000:00

Sign in for Premium Access

Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.

View Mode:
  • Kadıköy'ün kalabalık sokaklarında bir kış akşamıydı.

    It was a winter evening on the crowded streets of Kadıköy.

  • Havada soğuk bir esinti vardı, ama Emir ve Selin için bu akşam oldukça önemliydi.

    There was a cold breeze in the air, but for Emir and Selin, this evening was quite important.

  • Emir biraz gergindi; kalbinin hızla attığını hissedebiliyordu.

    Emir was a bit nervous; he could feel his heart beating rapidly.

  • Selin ise sakin görünüyordu, ama içinde bir huzursuzluk vardı.

    Selin appeared calm, but there was an unease within her.

  • Küçük bir kafede buluştular.

    They met at a small cafe.

  • İçerisi sıcaktı ve loş bir ışık vardı.

    The inside was warm and had dim lighting.

  • Masaların etrafında Türk kilimleri serilmişti, duvarlarda eski İstanbul resimleri asılıydı.

    Turkish rugs were laid around the tables, and old pictures of Istanbul hung on the walls.

  • Kahvenin kokusu havada süzülüyordu.

    The smell of coffee wafted through the air.

  • Sesler birbirine karışıyordu; hafif müzik ve insanların tatlı sohbetleri, ortamı daha da hoş hale getiriyordu.

    Voices blended together; the soft music and people's sweet conversations made the atmosphere even more pleasant.

  • Emir, bir masada otururken elleriyle kahve fincanını sıkıca tutuyordu.

    Emir was sitting at a table, holding his coffee cup tightly in his hands.

  • Selin masaya yaklaştığında, Emir gülümsemeye çalıştı.

    When Selin approached the table, Emir tried to smile.

  • "Merhaba Selin," dedi hafifçe, sesi biraz titrerken.

    "Hello Selin," he said softly, his voice trembling a little.

  • Selin nazikçe karşılık verdi.

    Selin responded kindly.

  • "Merhaba Emir.

    "Hello Emir.

  • Burası çok güzel."

    This place is very nice."

  • İlk dakikalar biraz sessiz geçti.

    The first minutes passed a little quietly.

  • Emir, aklındakileri toparlamaya çalışıyordu.

    Emir was trying to gather his thoughts.

  • Selin ise sıcak tarçınlı çayını yudumladı ve gözleriyle Emir'i incelemeye başladı.

    Selin sipped her warm cinnamon tea and began to examine Emir with her eyes.

  • Emir'in gergin olduğunu fark etti ama bu durumu anlayışla karşıladı.

    She noticed that Emir was nervous but accepted this situation with understanding.

  • Emir derin bir nefes aldı ve konuşmaya başladı.

    Emir took a deep breath and began to speak.

  • "Sana bir şey anlatmak istiyorum, ama biraz çekiniyorum," dedi.

    "I want to tell you something, but I'm a bit hesitant," he said.

  • Gözleri yere bakarken, kalbinin rahatlamasını umuyordu.

    As he looked at the floor, he hoped for his heart to relax.

  • Selin başıyla onayladı.

    Selin nodded in approval.

  • "Dinliyorum Emir," dedi içtenlikle.

    "I'm listening, Emir," she said sincerely.

  • Emir, çocukken yaşadığı bir anısını paylaştı.

    Emir shared a memory from his childhood.

  • Güven kazandığı bir arkadaşının bir oyun sırasında onu yarı yolda bıraktığını ve bu yüzden uzun süre kimseye tam anlamıyla güvenemediğini anlattı.

    He recounted how a friend, whom he had trusted, abandoned him in the middle of a game, and because of this, he couldn't fully trust anyone for a long time.

  • Kelimelerinin titrediğini hissetti ama Selin'in anlayışla dinlemesi onu cesaretlendirdi.

    He felt his words trembling, but Selin's understanding listening encouraged him.

  • Selin, hikayeyi dinledikten sonra kendi deneyimlerini paylaşmaya karar verdi.

    After hearing the story, Selin decided to share her own experiences.

  • "Ben de insanları tanımadan zor güveniyorum," dedi.

    "I also find it hard to trust people without knowing them," she said.

  • "Ama bu akşam burada birlikte olmamız, birbirimize güvenme konusunda bir adım," diye ekledi.

    "But our being here together this evening is a step towards trusting each other," she added.

  • Emir ve Selin'in gözleri buluştu.

    Emir and Selin's eyes met.

  • Aralarındaki gerilim kaybolmaya başladı.

    The tension between them began to fade.

  • Emir, anlatısının Selin üzerindeki etkisini gördü ve içi biraz olsun rahatladı.

    Emir saw the effect of his story on Selin and felt somewhat relieved.

  • Selin de, Emir'in sesindeki içtenliği duyunca yavaşça gülümsedi.

    Selin also slowly smiled upon hearing the sincerity in Emir's voice.

  • Bu ilk buluşma, onların ortak kırılganlıklarının yüzeye çıktığı ve samimi bir bağın kurulduğu bir başlangıç oldu.

    This first meeting became a new beginning where their shared vulnerabilities surfaced and a genuine bond was formed.

  • Kahveleri bittiğinde, dışarıya adım atarken birbirlerine güvenen gözlerle baktılar.

    As they finished their coffees and stepped outside, they looked at each other with trusting eyes.

  • Kadıköy'ün ışıkları altında yürürken her ikisi de içlerinde bir umut taşıdılar.

    Walking under the lights of Kadıköy, both carried a sense of hope within them.

  • Emir, cesaretini topladığı için mutluydu.

    Emir was happy for having gathered his courage.

  • Selin ise, bir adım daha atmanın ve kalbini açmanın huzurunu hissetti.

    Selin, on the other hand, felt the peace of taking one more step and opening her heart.

  • Bu kış akşamı, ikisi için yeni bir başlangıcın habercisiydi.

    This winter evening was the herald of a new beginning for both of them.