FluentFiction - Turkish

Finding Peace in the Aroma of Roasting Coffee

FluentFiction - Turkish

14m 45sDecember 11, 2025
Checking access...

Loading audio...

Finding Peace in the Aroma of Roasting Coffee

1x
0:000:00

Sign in for Premium Access

Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.

View Mode:
  • İstanbul'un kalbinde, kışın soğuk havasına inat sımsıcak bir kahve kavurma dükkanı vardı.

    In the heart of İstanbul, despite the cold winter air, there was a warm coffee roasting shop.

  • İçeri girince, kavrulan kahve çekirdeklerinin mis kokusu etrafa yayılırdı.

    Upon entering, the delightful aroma of roasting coffee beans filled the air.

  • Emre, kapıdan içeri adım attı.

    Emre stepped inside.

  • Hava buz gibiydi ama burada, kavurmanın yanı başında kendini biraz da olsa huzurlu hissediyordu.

    The air was freezing, but here, next to the roasting, he felt a sense of peace, even if just a little.

  • Emre'nin içi karmaşıktı.

    Emre's mind was a mess.

  • Birkaç gün önce yaptırdığı sağlık testlerini bekliyordu.

    He was waiting for some health test results he had done a few days ago.

  • Bu test sonuçları hayatını değiştirebilirdi.

    These test results could change his life.

  • Gözlerini etrafta dolaştırdı.

    He glanced around.

  • Selin, her zamanki gibi baristalık yapıyordu.

    Selin was, as always, working as a barista.

  • Güler yüzüyle müşterilere kahvelerini veriyordu.

    She was serving coffee to the customers with a smile.

  • Yan masada ise Aylin oturuyordu.

    At a nearby table, Aylin was sitting.

  • O da kitap okuyor, arada bir sayfaları çeviriyordu.

    She was reading a book, occasionally turning the pages.

  • Emre, onları izlerken biraz sakinleşti.

    Watching them, Emre calmed down a bit.

  • Ama içindeki sakinlik kısa sürdü.

    But the calm inside him was short-lived.

  • Her kahve öğütüş sesi, her kasanın açılıp kapanışı Emre'nin kalp atışlarını hızlandırıyordu.

    Every grind of the coffee, every opening and closing of the cash register quickened Emre's heartbeat.

  • Beklemek zordu.

    Waiting was difficult.

  • Emre, kendisini toparlamanın bir yolunu bulmaya karar verdi.

    Emre decided to find a way to pull himself together.

  • Çantasından bir defter çıkardı ve kalemini aldı.

    He took out a notebook from his bag and grabbed his pen.

  • Gelecekteki kendisine bir mektup yazmaya başladı.

    He started writing a letter to his future self.

  • "Daha güzel bir gün olur mu?

    "Could there be a better day?"

  • " diye yazdı.

    he wrote.

  • Sahip olduğu güzellikleri düşündü.

    He thought about the beauties he had.

  • Selin'in sıcak gülüşü, Aylin'in küçük dostluğu, kahvenin cezbedici kokusu.

    Selin's warm smile, Aylin's small friendship, the enticing aroma of coffee...

  • Hayatında minnettar olduğu şeyleri not etti.

    He noted down the things he was grateful for in his life.

  • Bu küçük egzersiz içini biraz rahatlattı.

    This small exercise soothed him a little.

  • Tam o sırada telefon çaldı.

    Just at that moment, the phone rang.

  • Parmakları titreyerek telefona uzandı.

    His fingers trembling, he reached for the phone.

  • Kalbi hızla çarpmaya başladı.

    His heart started pounding.

  • Telefonda doktoru vardı.

    It was his doctor on the phone.

  • Emre derin bir nefes aldı.

    Emre took a deep breath.

  • "Sonuçlar iyi," dedi doktor.

    "The results are good," said the doctor.

  • "Endişelenmenize gerek yok.

    "No need to worry."

  • "Emre'nin yüzünde büyük bir gülümseme belirdi.

    A big smile appeared on Emre's face.

  • İçi rahatladı, bir kuş gibi hafiflemiş hissetti.

    He felt relieved and as light as a bird.

  • Yan masaya baktığında Aylin'in ona meraklı gözlerle baktığını gördü.

    When he looked at the table next to him, he noticed that Aylin was looking at him with curious eyes.

  • Emre başıyla onayladı.

    Emre nodded.

  • Her şey yolundaydı.

    Everything was alright.

  • İçindeki huzurun tekrar yerine geldiğini hissetti.

    He felt the peace inside him returning.

  • Böylece Emre, kahve dükkanından çıkarken hayata olan bakışını değiştirdiğini fark etti.

    Thus, as Emre left the coffee shop, he realized that his outlook on life had changed.

  • Beklemek zordu ama insanların ve anların kıymetini bilmek daha da önemliydi.

    Waiting was hard, but it was even more important to appreciate people and moments.

  • Şimdi kışın soğuk havası bile ona sıcak ve umut verici geliyordu.

    Now even the cold winter air felt warm and hopeful to him.

  • Önemli olan her anı dolu dolu yaşamak ve bunu sevgiyle yapmak gerektiğini anlamıştı.

    He had understood that it was important to live every moment to the fullest and to do it with love.