
Autumn Breezes and Civic Duties: Connecting in Türkiye
FluentFiction - Turkish
Loading audio...
Autumn Breezes and Civic Duties: Connecting in Türkiye
Sign in for Premium Access
Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.
Sarı yapraklar hafif bir rüzgarla dans ediyordu.
Yellow leaves were dancing with a gentle breeze.
Türkiye'de sonbahar, Cumhuriyet Bayramı'yla birleşince, her yer bir başka güzel oluyordu.
When autumn in Türkiye merges with Republic Day, everywhere becomes uniquely beautiful.
Emir, hiç bilmediği bu küçük şehirde, etrafına şaşkın gözlerle bakıyordu.
Emir was looking around with astonished eyes in this small town he had never known.
Sokaklar insanların coşkusuyla doluydu.
The streets were filled with people’s enthusiasm.
Rengarenk bayraklar, kocaman afişler ve her yerde çalan marşlar.
Colorful flags, huge banners, and anthems playing everywhere...
Burası tam bir bayram yeriydi.
This place was truly like a festival ground.
Emir, saatine baktı.
Emir looked at his watch.
Oy verme zamanı yaklaşıyordu ama o hâlâ doğru seçim yerini bulamamıştı.
It was nearing voting time, but he still hadn't found the right polling station.
Sabah, otel odasından aceleyle çıkarak kimliğini unuttuğu için kendine kızıyordu.
He was annoyed with himself for leaving his hotel room in a hurry in the morning and forgetting his ID.
Şehir merkezi oldukça hareketliydi.
The city center was quite lively.
Herkes bir yerlere koşuşturuyordu.
Everyone was rushing somewhere.
Sandık başının olduğu okul bahçesine gelmişti.
He had arrived at the schoolyard where the ballot box was.
Burada birçok insan oy kullanıyor, bazıları tanıdıklarıyla sohbet ediyordu.
Many people were voting here, and some were chatting with acquaintances.
Emir, kalabalığın arasından geçerek bilgi masasını gördü.
Emir saw the information table as he passed through the crowd.
Orada bir gönüllü vardı.
There was a volunteer there.
Leyla, oturduğu masanın arkasında, gelen vatandaşlara yardımcı oluyordu.
Leyla, sitting behind the table, was helping the citizens who came.
Genç, cana yakın bir yüze sahipti.
She had a youthful, friendly face.
Emir tereddütle yaklaştı.
Emir approached hesitantly.
"Merhaba, sanırım doğru yerde miyim?
"Hello, am I at the right place?
Oy kullanmam gerekiyor ama biraz yardımınıza ihtiyacım var," dedi.
I need to vote, but I could use a little help," he said.
Leyla, gülümseyerek cevap verdi.
Leyla replied with a smile.
"Tabii ki!
"Of course!
Elinizde kimlik var mı?
Do you have your ID with you?"
"Emir, kafasını salladı.
Emir shook his head.
"Ne yazık ki unuttum, otelde kaldı.
"Unfortunately, I forgot it; it's back at the hotel."
"Leyla biraz düşündü, sonra parlak bir fikirle gözleri parladı.
Leyla thought for a moment, then her eyes lit up with a bright idea.
"Otel çok uzak mı?
"Is the hotel far?
İsterseniz, bisikletimle gidip hızlıca alabilirsiniz.
If you want, you can take my bicycle and fetch it quickly."
"Emir şaşırmıştı.
Emir was surprised.
Bir yandan bu teklife minnettardı ama bir yandan da çekiniyordu.
On one hand, he was grateful for the offer, but on the other, he was hesitant.
Kısa bir süre düşündü ve Leyla'nın yardım teklifini kabul etti.
He thought for a short while and accepted Leyla's offer to help.
Leyla'nın bisikleti ödünç alarak hızla otele doğru çift pedal çevirmeye başladı.
Borrowing Leyla's bicycle, he quickly pedaled towards the hotel.
Yol boyunca sonbaharın sarı yapraklarının altında hızlıca ilerledi.
Along the way, he sped beneath the yellow leaves of autumn.
Otele vardığında, kimliğini alıp geri döndü.
When he reached the hotel, he picked up his ID and returned.
Bu süreçte Leyla'nın bisikleti sayesinde zaman kaybetmemişti.
In this process, thanks to Leyla's bicycle, he hadn't wasted any time.
Oy verme yerine yeniden ulaştığında Leyla, Emir'i karşıladı.
When he reached the voting place again, Leyla greeted him.
"Nasıldı, yetişebildiniz mi?
"How was it, did you make it in time?"
" diye sordu Leyla.
she asked.
Emir, şükranla gülümsedi.
Emir smiled with gratitude.
"Evet, sizin sayenizde.
"Yes, thanks to you.
Teşekkür ederim, gerçekten çok yardımcı oldunuz.
Thank you, you were really very helpful."
"Leyla gururla başını salladı.
Leyla nodded with pride.
Yardım etmenin verdiği duyguyla yoğruldu.
She was filled with the feeling of having helped.
Emir, oyunu kullanarak Cumhuriyet Bayramı'nın anlamına uygun şekilde vatandaşlık görevini yerine getirmişti.
Emir, by casting his vote, fulfilled his civic duty in a manner fitting of Republic Day.
Emir, o gün Leyla sayesinde, güvenin ve dayanışmanın gücünü bir kez daha anladı.
That day, Emir, thanks to Leyla, once again understood the power of trust and solidarity.
Leyla ise yardımlaşmanın ve başkalarının hayatlarına dokunmanın ne kadar önemli olduğunu öğrendi.
Meanwhile, Leyla learned just how important it is to help others and touch their lives.
Bu deneyim, ikisi için de unutulamayacak bir ders olmuştu.
This experience had been an unforgettable lesson for both of them.