
Rediscovering the Heart of Family Among Kapadokya's Wonders
FluentFiction - Turkish
Loading audio...
Rediscovering the Heart of Family Among Kapadokya's Wonders
Sign in for Premium Access
Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.
Kapadokya'nın büyülü topraklarında sonbaharın serin rüzgarlarıyla yola çıktı Emre, Aylin ve Deniz.
In the magical lands of Kapadokya, Emre, Aylin, and Deniz set off with the cool winds of autumn.
Uzun zamandır beklenilen bir aile birleşmesi için her şey hazırdı.
Everything was ready for a long-awaited family reunion.
Emre, yoğun iş temposunun arasında kaybolmuş bir mimardı.
Emre was an architect who had gotten lost in the hectic pace of work.
Aylin ve Deniz ise onun huzurlu limanıydı.
Aylin and Deniz were his peaceful harbor.
Gökyüzü masmaviydi ve hava biraz serindi.
The sky was deep blue and the weather was a bit chilly.
Ağaçların yaprakları sarı, kırmızı ve turuncuya dönmüştü.
The leaves of the trees had turned yellow, red, and orange.
Kapadokya'nın çok renkli kaya oluşumları arasında ilerlerken, Emre arabada derin düşüncelere daldı.
As they moved among the colorful rock formations of Kapadokya, Emre sank deep into thought in the car.
Aylin ve Deniz, Emre'nin yanındaydı.
Aylin and Deniz were beside Emre.
Gürültülü şehir hayatından uzaklaşmış olmanın tadını çıkarıyorlardı.
They were enjoying being away from the noisy city life.
Emre, iş maillerinden ve telefonlarından uzak kalmaya karar verme sürecindeydi.
Emre was in the process of deciding to stay away from work emails and phone calls.
Aylin, "Emre, telefonunu bir kenara koyma vaktin gelmedi mi?" dedi.
Aylin said, "Emre, hasn't the time come to put your phone aside?"
Deniz ise sevinçle, "Ailece daha çok vakit geçirmeliyiz!" diye ekledi.
Deniz joyfully added, "We should spend more time as a family!"
Emre, ailesine daha fazla zaman ayırmak istiyordu.
Emre wanted to dedicate more time to his family.
Bunun için telefonunu kapattı ve tamamen onlara odaklandı.
For this reason, he turned off his phone and focused entirely on them.
Araba, Kapadokya'nın peribacalarının arasından kıvrıla kıvrıla geçerken, anıların da yolu açılıyordu.
As the car wound its way among the fairy chimneys of Kapadokya, memories were also unfolding.
Emre, Aylin'e dönüp "Biliyor musun, burada olmak bana eskiden yaptığımız gezileri hatırlatıyor," dedi.
Emre turned to Aylin and said, "You know, being here reminds me of the trips we used to take."
Deniz de hemen araya girip, "Hadi baba, en sevdiğin anı nedir?" diye sordu.
Deniz immediately chimed in, "Come on, dad, what's your favorite memory?"
Emre derin bir nefes aldı ve anlattı.
Emre took a deep breath and began to share.
"Bir keresinde, çocukken babamla buraya gelmiştim.
"Once, I came here with my dad when I was a child.
O anı hiç unutmam."
I never forget that moment."
Ailesiyle paylaşmak istediği daha çok hikaye vardı.
He had many more stories he wanted to share with his family.
Aniden telefon çaldı.
Suddenly, the phone rang.
Emre'nin işten arıyorlardı.
It was a call from work.
Arabada bir sessizlik oluştu.
A silence filled the car.
Telefon çalmaya devam ederken, Emre derin bir nefes aldı.
As the phone kept ringing, Emre took a deep breath.
"Bu sefer hayır," dedi kendi kendine.
"Not this time," he said to himself.
Telefonu eline bile almadı.
He didn't even pick up the phone.
Önceliği belirlemişti.
He had set his priorities.
Peribacalarının gölgesinde akşam yemeği yediler.
They had dinner under the shadow of the fairy chimneys.
O anı hiçbir şey bozamazdı.
Nothing could spoil that moment.
Deniz, annesi ve babasıyla ateş başında eski hikayeler dinlerken gözleri parlıyordu.
Deniz's eyes were shining as he listened to old stories by the fire with his mother and father.
Emre, hayatındaki bu nadir anlarının kıymetini artık daha iyi anlıyordu.
Emre now better understood the value of these rare moments in his life.
Güneş o gün Kapadokya'da başka bir güzellikte batarken, Emre ailesine yeniden bağlandığını hissetti.
As the sun set over Kapadokya in a different beauty that day, Emre felt reconnected with his family.
İş mailleri, telefonlar ve projeler bir anlığına unutuldu.
Work emails, phones, and projects were forgotten for a moment.
Aylin ve Deniz'in yanında olmak, Emre için her şeyden daha değerliydi.
Being with Aylin and Deniz was more valuable to Emre than anything else.
O gece, Kapadokya'nın gece sessizliği içinde Emre, hayatından tamamen memnun bir adam olarak uykuya daldı.
That night, in the silence of Kapadokya's night, Emre fell asleep as a man completely content with his life.
Yarın birçok şey daha farklı olacaktı.
Many things would be different tomorrow.
Ama en önemlisi, Emre artık nerede olması gerektiğini biliyordu.
But most importantly, Emre now knew where he was meant to be.
Aile her şeyden önce gelirdi.
Family came before everything else.