FluentFiction - Turkish

Finding Clarity in Istanbul's Autumn Breeze

FluentFiction - Turkish

17m 05sSeptember 23, 2025
Checking access...

Loading audio...

Finding Clarity in Istanbul's Autumn Breeze

1x
0:000:00

Sign in for Premium Access

Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.

View Mode:
  • İstanbul'da sonbaharın serin rüzgarı eşliğinde, Prens Adaları her zamankinden daha güzel görünüyordu.

    In İstanbul, accompanied by the cool breeze of autumn, the Prens Adaları looked more beautiful than ever.

  • Ağaçlar kırmızı ve altın rengine bürünmüş, taşlı sokakların arasında rüzgarla dans eden yapraklar adeta bir çocuğun neşesiyle süzülüyordu.

    The trees adorned themselves in red and gold, and leaves dancing with the wind among the cobblestone streets were gliding with a child's joy.

  • Uzakta parlayan deniz, güneşin ışıklarıyla pırıl pırıl parlıyordu.

    The sea glimmered in the distance, shining brightly with the sunlight.

  • İşte böyle bir günde Emre ve Selin, büyükannelerinin evine doğru yola çıktılar.

    On such a day, Emre and Selin set out toward their grandmother’s house.

  • Büyükannelerinin doğum günü için sürpriz bir kutlama düzenlemişlerdi.

    They had arranged a surprise celebration for their grandmother’s birthday.

  • Emre, her ne kadar bu günü keyifli geçirmek istese de kafasının bir köşesinde sürekli dönen bir düşünce vardı.

    Although Emre wanted to enjoy this day, a thought kept revolving in the back of his mind.

  • Uzak bir şehirden aldığı iş teklifi, ailesinden uzak kalma ihtimali onu düşündürüyordu.

    A job offer from a distant city had him contemplating the possibility of being away from his family.

  • Selin, abisinin yanında yürürken, onun dalgınlığını fark etti.

    Selin, walking beside her brother, noticed his distraction.

  • "Emre, bugün çok neşeli olmalıyız. Anneannemizin doğum günü!" dedi gülümseyerek.

    "Emre, we should be very cheerful today. It's our grandmother’s birthday!" she said with a smile.

  • Emre, kardeşine bakıp gülümsedi.

    Emre looked at his sister and smiled.

  • "Haklısın Selin," dedi.

    "You're right, Selin," he said.

  • "Bugün güzel bir gün geçirelim."

    "Let’s have a great day."

  • Büyükannelerinin evi onları sıcak bir karşılama ile bekliyordu.

    Their grandmother’s house awaited them with a warm welcome.

  • İçeri girdiklerinde, taze pişmiş böreklerin kokusu her yanı sardı.

    As they entered, the smell of freshly baked pastries filled the air.

  • Aile üyeleri birer birer geldi ve salon neşe doldu.

    Family members arrived one by one, and the living room was full of joy.

  • Emre, büyükannesine sarıldı ve "Doğum günün kutlu olsun, anneanne!" dedi.

    Emre hugged his grandmother and said, "Happy birthday, grandma!"

  • Kutlama ilerledikçe, Emre bir an için büyükannesini yanına çekti.

    As the celebration progressed, Emre took a moment to pull his grandmother aside.

  • "Anneanne, seninle bir şey konuşmak istiyorum," dedi hafifçe.

    "Grandma, I want to talk to you about something," he said softly.

  • Büyükannesi, alim bir edayla gözlüklerinin üzerinden ona bakıp, "Tabii yavrum, ne söylersen dinlerim," diye cevap verdi.

    His grandmother looked at him over her glasses with a wise expression and replied, "Of course, my dear, I'll listen to anything you say."

  • Emre, uzak şehirdeki iş teklifinden bahsetti.

    Emre spoke about the job offer in the distant city.

  • Gitmek isteyip istemediğinden emin olmadığını anlattı.

    He explained that he was unsure whether he wanted to go.

  • "Burada kalırsam, hepinizin yanında olabilirim.

    "If I stay here, I can be close to all of you.

  • Ama gidersem, kendim için belki daha iyi bir fırsat yakalayabilirim," dedi çaresizce.

    But if I go, I might find a better opportunity for myself," he said helplessly.

  • Büyükannesi, hikayelerle dolu yüzünü torununa çevirip, "Emre, hayat bazen bize yollar sunar ve hangisinin doğru olduğunu bilmek zor olabilir.

    His grandmother turned her story-filled face toward her grandson and said, "Emre, sometimes life offers us paths, and it can be hard to know which is the right one.

  • Ama unutma ki, hangi kararı verirsen ver, ailemizin sevgisi her zaman seninle olacak.

    But remember, whatever decision you make, our family's love will always be with you.

  • "Önemli olan, içindeki sesi dinlemen ve onu takip etmen."

    What’s important is listening to your inner voice and following it."

  • Bu sözler, Emre'nin kafasındaki bulutlu düşünceleri biraz olsun dağıttı.

    These words cleared up some of the cloudy thoughts in Emre's mind.

  • Büyükannesinin bilgece nasihatleri ona rehber oldu.

    His grandmother's wise advice acted as his guide.

  • Kutlama devam ederken, Emre artık daha huzurluydu.

    As the celebration continued, Emre felt more at peace.

  • Ailesini ve onları ne kadar sevdiğini hatırladı.

    He remembered his family and how much he loved them.

  • İçinde bir mutluluk hissetti.

    He felt happiness inside.

  • Günün sonunda, taş sokaklarda tekrar yürürken Selin'e baktı ve "Selin, galiba doğru kararı buldum," dedi.

    At the end of the day, walking again on the stone streets, he looked at Selin and said, "Selin, I think I've found the right decision."

  • Selin, abisinin yanındaki yolda daha sıkı yürüdü.

    Selin walked more closely beside her brother on the path.

  • "Ne karar aldıysan, yanında olacağız," diye yanıt verdi.

    "Whatever decision you make, we'll be by your side," she replied.

  • Emre, ailesinin desteğiyle kendine yeni yollar aralamayı düşündü.

    With his family’s support, Emre thought about opening new paths for himself.

  • İçinde bir rahatlık vardı.

    He felt a sense of relief.

  • Belki o uzak şehre gidecek, belki kalacaktı.

    Maybe he would go to that distant city, or maybe he would stay.

  • Ama biliyordu ki, ailesi her zaman onun güçlü dayanaktı.

    But he knew that his family was always his strong support.

  • Serin sonbahar rüzgarı hiç bu kadar tatlı esmemişti.

    The cool autumn breeze had never blown so sweetly.