Emre camdan dışarı bakıyordu.

Emre was looking out the window.

Yüksek Teknoloji Şehri'nin parlak ışıkları geceyi aydınlatıyordu.

The bright lights of the Yüksek Teknoloji Şehri illuminated the night.

O an, küçük kız kardeşi Derya'nın onu ziyarete geleceğini düşündü.

At that moment, he thought about his little sister Derya coming to visit him.

Yıllardır görüşmemişlerdi.

They hadn't seen each other for years.

Anne babalarının boşanmasından sonra farklı şehirlere dağılmışlardı.

After their parents' divorce, they had scattered to different cities.

Emre, başarılı bir teknoloji girişimcisi olmuştu.

Emre had become a successful tech entrepreneur.

Ancak, bu başarı yalnızlığını gizleyemedi.

However, this success couldn't hide his loneliness.

Derya ise bir sanatçıydı, ama kendini hep yetersiz hissediyordu.

Derya, on the other hand, was an artist but always felt inadequate.

Emre, Derya'nın güvenini kazanmak istiyordu.

Emre wanted to gain Derya's trust.

Şirketinin yaklaşan kültürel etkinliğinde Derya'nın eserlerini sergilemesini hayal etmişti.

He had imagined exhibiting Derya's works at his company's upcoming cultural event.

Derya, eski bir arkadaşının önerisiyle şehre gelmişti.

Derya had come to the city on the recommendation of an old friend.

Yüksek binaların arasında kaybolmuş, etrafına bakınarak yürüyordu.

She was lost among the tall buildings, walking while looking around.

İçinde bir huzursuzluk vardı.

She had a sense of unease inside.

Ağabeyi Emre ile uzun süre sonra tekrar bir araya gelecekti.

She would be reuniting with her brother Emre after a long time.

İnandığı sanatı, başarısızlık korkusuyla gölgeliydi.

Her art, which she believed in, was overshadowed by the fear of failure.

Güneşli bir yaz günü, Derya ve Emre parkta buluştular.

On a sunny summer day, Derya and Emre met in the park.

Emre, Derya'yı görmekten mutlu olmuştu.

Emre was happy to see Derya.

Ancak aralarında ince bir çizgi vardı; yılların getirdiği mesafe.

However, there was a thin line between them; the distance brought by the years.

Kısa bir konuşmadan sonra Emre, Derya'ya etkinlik teklifini sundu.

After a short conversation, Emre presented the event offer to Derya.

Derya duraksadı.

Derya hesitated.

Kendine güveni yoktu, ama Emre'nin desteğini hissediyordu.

She lacked confidence, but she felt Emre's support.

Derya cesaret alarak teklifi kabul etti.

Gaining courage, Derya accepted the offer.

Etkinlik günü gelmişti.

The day of the event had arrived.

Salon insanlarla doluydu.

The hall was filled with people.

Yüksek camlar güneş ışığını içeri süzüyordu.

High windows let the sunlight stream inside.

Derya'nın kalbi hızlı atıyordu.

Derya's heart was beating fast.

Sahneye çıkmaktan çekiniyordu.

She was hesitant to step onto the stage.

Emre, işiyle meşguldü, ama kardeşinin kaygısını hissetti.

Emre was busy with his work, but he sensed his sister's anxiety.

Gözlerine baktı ve yanına geldi.

He looked into her eyes and came over to her.

“Yanındayım,” dedi yumuşak bir sesle.

"I'm here with you," he said in a soft voice.

Emre'nin desteğiyle Derya sahneye çıktı.

With Emre's support, Derya stepped onto the stage.

Anı yakaladı, kalbinin çarpışı yavaşladı.

She seized the moment, and her heartbeats slowed.

Derya'nın eserleri büyük beğeni topladı.

Derya's works received great admiration.

Katılanlar, onun sanatındaki derinliği ve duyguyu övdü.

The attendees praised the depth and emotion in her art.

Emre ve Derya’nın yüzünde bir gülümseme belirdi.

A smile appeared on Emre and Derya's faces.

Uzun zaman sonra ilk kez gerçek bir bağ kurabilmişlerdi.

For the first time in a long time, they were able to form a genuine connection.

Emre, iş hayatının yanında aile öneminin farkına vardı.

Emre realized the importance of family alongside his career.

Derya, sanatına olan inancını yeniden kazandı.

Derya regained her faith in her art.

İki kardeş, şehir ışıklarının altında yeni bir döneme başladılar.

Under the city lights, the two siblings embarked on a new chapter.

Yüksek Teknoloji Şehri'nin hayatı, her zamanki gibi devam ederken, Emre ve Derya için her şey farklı bir anlam kazanmıştı.

While life in the Yüksek Teknoloji Şehri continued as usual, everything had gained a different meaning for Emre and Derya.

Birbirlerini anladılar, desteklediler ve yeni hayaller kurdular.

They understood each other, supported each other, and dreamed new dreams.

Emre ve Derya artık sadece kardeş değil, birbirlerinin en büyük destekçisiydiler.

Emre and Derya were no longer just siblings, but each other's biggest supporters.