FluentFiction - Turkish

Finding Friendship Amidst Cappadocia's Enchanted Chimneys

FluentFiction - Turkish

16m 48sJune 10, 2025
Checking access...

Loading audio...

Finding Friendship Amidst Cappadocia's Enchanted Chimneys

1x
0:000:00

Sign in for Premium Access

Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.

View Mode:
  • Kapadokya'nın sarp kayalıkları ve peri bacaları altında, Emir okulun yılsonu gezisine katılmıştı.

    Under the steep cliffs and fairy chimneys of Kapadokya, Emir had joined the school's year-end trip.

  • İçinde bir heyecan ve biraz da kaygı vardı.

    He felt excitement but also a bit of anxiety.

  • Sınıf arkadaşları arasında kendini birazcık yabancı hissediyordu.

    Among his classmates, he felt somewhat like a stranger.

  • Herkesin bir arada kahkaha attığı, sohbet ettiği anlarda genellikle uzakta kalıyordu.

    He often stayed distant during moments when everyone laughed together and chatted.

  • Gerçek bir arkadaş edinmek istiyordu ama nasıl olacağını bilmiyordu.

    He wanted to make a real friend but didn't know how.

  • Başlangıç noktası Göreme'de, sınıf yavaş yavaş toplanıyordu.

    At the starting point, Göreme, the class was slowly gathering.

  • Nehir, her zamanki gibi enerjik ve neşeliydi.

    Nehir was her usual energetic and cheerful self.

  • Emi'ri fark edip ona el salladı.

    She noticed Emir and waved to him.

  • Nehir, kendini sürekli kalabalıkların içinde bulan biriydi ama içten içe gelecek hakkında endişeliydi.

    Nehir was someone who constantly found herself in crowds, but deep down, she was worried about the future.

  • Emir bunu bilmiyordu, sadece onun cesur ve rahat tavırlarına hayrandı.

    Emir didn't know this; he just admired her bold and relaxed demeanor.

  • Gökyüzü açıktı ama birçok bulut vardı.

    The sky was clear but there were many clouds.

  • Hava tahminleri akşam üstüne doğru yağmurun başlayabileceğini söylüyordu.

    The weather forecasts were saying that rain might start towards the evening.

  • Emir oldukça kaygılıydı.

    Emir was quite anxious.

  • Yağmur muhteşem manzaraları görmelerine engel olabilirdi.

    Rain could prevent them from seeing the magnificent views.

  • Grubun rehberi peri bacalarına doğru yola çıkmalarını önerdi.

    The group's guide suggested heading towards the fairy chimneys.

  • Emir'in kalbi biraz daha hızlı atmaya başladı.

    Emir's heart started to beat a little faster.

  • Açık hava yürüyüşleri, her zaman onu rahatlatır ve doğayla baş başa kalmasını sağlardı.

    Open-air walks always relaxed him and allowed him to be alone with nature.

  • Ancak yürüyüş sırasında hafif bir damlama başladı.

    However, during the walk, a light drizzle began.

  • Emir, birkaç adımlık mesafede küçük bir mağara gördü.

    Emir saw a small cave a few steps away.

  • "Bakın, yağmurdan korunmak için oraya sığınabiliriz!"

    "Look, we can take shelter there from the rain!"

  • diye bağırdı.

    he shouted.

  • Sınıf tek tek mağaraya doluştu.

    The class filled the cave one by one.

  • İçerisi serindi ama kuru ve güvenliydi.

    Inside, it was cool but dry and safe.

  • Nehir, Emir'in yanına oturdu.

    Nehir sat next to Emir.

  • "Burası çok güzelmiş, değil mi Emir?"

    "Isn't this place beautiful, Emir?"

  • diye sordu.

    she asked.

  • Emir, biraz tereddüt etti ama sonuçta yanıtladı, "Evet, gerçekten.

    Emir hesitated a bit but eventually replied, "Yes, it really is.

  • Tarihi yerler beni hep büyüler."

    Historical places always fascinate me."

  • Yağmur dışarıda hırçınlaşırken, içeride sohbetler koyulaştı.

    As the rain grew harsher outside, the conversations inside deepened.

  • Emir biraz cesaret topladı ve sordu, "Nehir, mezuniyet yaklaşıyor.

    Emir gathered a bit of courage and asked, "Nehir, graduation is approaching.

  • Senin gelecekle ilgili planların ne?"

    What are your plans for the future?"

  • Nehir bir an durakladı.

    Nehir paused for a moment.

  • Bakışlarını mağaranın karanlık duvarlarına çevirdi.

    She turned her gaze to the dark walls of the cave.

  • "Aslında, biraz tedirginim," dedi düşük bir sesle.

    "Actually, I'm a bit anxious," she said in a low voice.

  • "Hayatın nasıl olacağı hakkında net bir fikrim yok."

    "I don't have a clear idea about what life will be like."

  • İtiraf, Emir'i şaşırttı.

    The confession surprised Emir.

  • Hep güçlü görünen Nehir'in de endişeleri olduğunu öğrenmek, aralarındaki mesafeyi bir anda kapattı.

    Learning that even strong-seeming Nehir had worries instantly closed the distance between them.

  • Saatler geçtikten ve yağmur dindikten sonra, güneş bulutların arasından sızdı.

    After hours passed and the rain stopped, the sun peeked through the clouds.

  • Mağaradan dışarı çıkarak rengarenk bir manzarayla karşılaştılar.

    They stepped out of the cave to encounter a colorful scene.

  • Peri bacaları, yağmur sonrası güneşle adeta parlıyordu.

    The fairy chimneys were shining brilliantly with the post-rain sun.

  • Emir kendini daha hafif ve huzurlu hissediyordu.

    Emir felt lighter and more at peace.

  • Nehir'le olan samimi konuşmaları, Emir'e yeni bir güven katmıştı.

    The sincere conversations with Nehir had added new confidence to Emir.

  • Nehir'e gülümsedi ve "Eğer istersen, mezuniyette yanımda oturabilirsin," dedi.

    He smiled at Nehir and said, "If you want, you can sit next to me at graduation."

  • Nehir onaylayarak ve muzip bir şekilde gülümsedi.

    Nehir smiled approvingly and playfully.

  • Emir, bu gezide bir dost kazanmış ve kalbini başkalarına açabilmenin sıcaklığını hissetmişti.

    Emir had gained a friend on this trip and felt the warmth of opening his heart to others.

  • Artık yalnız olmadığını bilerek, yeni bir başlangıca hazırdı.

    Knowing he was no longer alone, he was ready for a new beginning.