
Love in the Mist: A Göreme Morning of Discovery
FluentFiction - Turkish
Loading audio...
Love in the Mist: A Göreme Morning of Discovery
Sign in for Premium Access
Sign in to access ad-free premium audio for this episode with a FluentFiction Plus subscription.
Göreme Milli Parkı'nda serin bir sabah.
A cool morning in Göreme Milli Parkı.
Emir, Leyla ve Serkan patika yol boyunca sessiz ilerliyorlardı.
Emir, Leyla, and Serkan were walking quietly along the trail.
Gökyüzü yavaşça pembeleşiyordu, ancak yoğun bir sis vadinin üzerinde dolanıyordu.
The sky was slowly turning pink, but a thick mist was hovering over the valley.
Emir'in kamerası boynunda asılıydı, gözleri sürekli en iyi açıyı arıyordu.
Emir's camera hung around his neck, his eyes constantly searching for the best angle.
"Harika bir gün," dedi Serkan gülümseyerek.
"A wonderful day," said Serkan with a smile.
"Ama sise dikkat etmeliyiz."
"But we should be careful of the mist."
Emir, başını sallayarak "Evet ama doğru anı yakalarız, değil mi?" dedi umutlu bir sesle.
Emir nodded, saying, "Yes, but we'll capture the right moment, won't we?" in a hopeful voice.
Leyla, dikkatle vadinin manzarasına bakıyordu.
Leyla was carefully looking at the view of the valley.
Uzun yıllar yurt dışındaydı, ama bu manzarayı özlemişti.
She had been abroad for many years but missed this scenery.
Ancak bu sabah onu asıl zorlayan şey başka bir duyguydu; Emir'e karşı olan uzun zamandır süren hisleri.
However, this morning, what was truly challenging her was another feeling; her longstanding feelings for Emir.
Onlar yürürken, Emir'in zihni sisle doluydu, sadece vadideki değil, kalbindeki sis de.
As they walked, Emir's mind was filled with mist, not just the one in the valley, but the one in his heart as well.
Bir yandan hayatının en iyi fotoğrafını çekmeyi istiyor, diğer yandan Leyla’nın yanında olması düşüncesi onu derin düşüncelere sürüklüyordu.
On one hand, he wanted to take the best photo of his life; on the other, the thought of being next to Leyla was leading him into deep thoughts.
Tepenin kenarına ulaştıklarında, Emir derin bir nefes aldı.
When they reached the edge of the hill, Emir took a deep breath.
"Sis kalkmalı," dedi.
"The mist should clear," he said.
"Başka bir yer denemeliyiz mi? Yoksa bekleyelim mi?"
"Should we try another place, or wait?"
Serkan bir omzunu silkti. "Sen bilirsin, Emir."
Serkan shrugged. "It's up to you, Emir."
Leyla, sessizliğini bozarak, "Bazen beklemek değil, yeni bir yer denemek en iyisidir," dedi nazikçe.
Leyla, breaking her silence, said gently, "Sometimes trying a new place is better than waiting."
Tam o anda, sis hafifledi.
Just at that moment, the mist lightened.
Güneş ufuktan belirmekteydi.
The sun was appearing on the horizon.
Emir, kalp atışlarını hissederek kamerasını ayarladı.
Emir, feeling his heartbeat, adjusted his camera.
Tam deklanşöre basacakken, Leyla'nın yumuşak sesi kulağında yankılandı.
Just as he was about to press the shutter, Leyla's soft voice echoed in his ear.
"Emir," dedi Leyla, gözlerini onun gözlerine dikerek, "Sana bir şey söylemem lazım."
"Emir," said Leyla, looking into his eyes, "I need to tell you something."
Emir şaşkın bir şekilde baktı ama fotoğraf çekmeyi de ihmal etmedi.
Emir looked surprised but didn't neglect to take the picture.
Deklanşör sesi vadide yankılanırken, altın ışıkla yıkanan peri bacalarının görüntüsü kameranın içine kaydoldu.
As the click of the shutter echoed in the valley, the image of the fairy chimneys bathed in golden light was captured inside the camera.
Leyla, "Seni uzun zamandır seviyorum," dedi. Sessizlik hakim oldu, yalnızca kuşların şarkıları duyuluyordu.
Leyla said, "I've loved you for a long time." Silence prevailed; only the songs of birds were heard.
Emir, bir an dondu.
Emir froze for a moment.
Kalbindeki duygular aydınlanıyordu; belki de güneşin aralarındaki sisleri nasıl aydınlattığı gibiydi.
The feelings in his heart were being illuminated, perhaps like how the sun illuminated the mist between them.
Leyla'ya baktı ve dudakları hafifçe gülümsedi.
He looked at Leyla and his lips curled into a slight smile.
"Bu fotoğrafı çektim ama sanırım hayatımda başka bir çekim yapmam gerek," dedi yavaşça.
"I took this photo, but I think I need to make another capture in my life," he said slowly.
O sabah, sadece bir fotoğrafla değil, aynı zamanda kalplerinde yeni bir başlangıçla dönüyorlardı.
That morning, they returned not only with a photograph but with a new beginning in their hearts as well.
Göreme'nin büyü dolu sabahında, hem arkadaşlığın hem de aşkın bir arada yürüyebileceğini öğrendiler.
In the magic-filled morning of Göreme, they learned that friendship and love could walk together.
Bu, Emir için şimdiye kadarki en değerli keşifti.
This was the most valuable discovery for Emir so far.